Dünya insanoğlu için gizemli bir yolculuğun adresidir.Geçici olduğunu bilmemize rağmen kapılıp gittiğimiz güzel bir rüya gibidir.Bu rüyayı dünyanın varoluşundan itibaren sayısını bilmediğimiz milyarlarca insanla paylaşmışızdır.
Herkesin farklı bir hikayesi, bir rolü vardır bu yolculukta.Hayatlar ve roller farklı olsa da insan fıtratı sonucu beklentiler, hayaller, hırslar ,iyilik ve kötülüklerle savaş halinde olmamız ortak özelliklerimizdir Bu savaştan galip çıkmak için insanlar çağlardır arayışlar içerisindedir.Kimileri, hükümdarlık ,güç kuvvet ,kimileri zenginlik, şan ,şöhret kimileri güzellikte mutluluğu aramış ve en önemlisi ebedi yaşama arzusundan vazgeçememiştir.Peki biz neresindeyiz bu yolculuğun ? Nasıl başladık,şimdiye kadar nasıl sürdürdük ve bundan sonra nasıl bir yol izlemeliyiz buna buna bakmak lazımdır.Bunun için insanın önce varoluş gayesini bilmesi gerekir.Başıboş muyuz bu koca âlemde öylesine doğup, büyüyüp mutluluklar, üzüntüler yaşayıp vaktimiz dolunca da göçüp gidiyormuyuz.İşte bu soruların yanıtlarını bulmak bizi kafamızda ki binlerce meraklı sesten kurtaracaktır.Elbet ki başıboş değiliz .Bizden önce yaşamış milyarlarca insanın da olmadığı gibi.Bizim varoluş sebebimiz Allah Hüteâlâ’ya kulluktur dünya hanesinde. Peki kul olmayı daha da önemlisi Allah Hüteala ‘nın istediği gibi bir kul olmayı gerçekleştirdik mi bunu sorgulamamız lazımdır öncelikle.Bu soruların yanıtları için başvuracağımız merci Rabbimizdir.ilk varoluştan itibaren Allah(c.c) insanlara yol gösterici olarak peygamberler ve kitaplar göndermiştir.Bizim Peygamberimiz,Muhammed Mustafa(sav) insanlık için en güzel örnektir ve yüce kitabımız Kuran’ı Kerim de yolumuzu aydınlatan bir ışıktır. Kur’ân-ı Kerim’de ki Rabbimizin emirleri ve peygamberimizin yaşantısı bizi doğruya güzele götürecek kurallardır.Dinimizi bu şekilde öğrenmeye ve yaşamaya çalışırsak boşluklar ve bilinmezliklerden kurtulmuş oluruz. Dinimiz hayatın her alanın da bizi mutluluğa huzura başarıya taşıyacak şekilde mükemmel kurallara sahiptir.Sosyal hayatı düzenleyen kurallara baktığımızda;hak adalet,yardımlaşma ,sevgi ,saygı,merhamet gibi kavramların önemine vurgu yapıldığını görürüz.Bunların hepsinin temelinde insana verilen önem yatmaktadır.Bu kurallara uyan insanların oluşturduğu bir toplumda insanların mutlu olmaması mümkün değildir zaten.Müslüman olarak yaşamanın verdiği güzelliklerdir bize bunlar.Dünya bizim için bir çalışma alanı gibidir.Ne kadar güzel şey biriktirirsek ,hem dünya da güzel bir hayat yaşamış hem ahiret yaşantımız için yatırım yapmış oluruz.Peki hiç mi sıkıntılar olmayacak .Tabi ki olacak .Başta da söylediğimiz gibi herkesin hayatı farklı takdir edilmiştir ve onlar da hayatımızın bir parçasıdır.Herşey güllük gülistanlık veya eşit şartlarda değildir.Ömrü hastalıklarla geçenler,evlat sıkıntısı yaşayanlar,fakirlikle mücadele edenler,savaş ortamlarında doğup büyümek zorunda olanlar gibi buraya sığdıramayacağımız bir çok örnekle hayatını geçiren insanlar vardır.Bu sıkıntılar da bizler için Rabbimizin birer imtihandır.Burada ki önemli nokta çevremize duyarlılıktır.Bu şartlarda ki kişileri görüp hem kendi halimiz için şükretmeli hem onların sıkıntılarına elimizden geldiğince derman olmaya çalışmalıyız.Kim bir kulun sıkıntısını giderirse Yüce Allah da o kulun sıkıntısını gidereceğini buyurmuştur.
Şükretmek bahsettiğimiz gibi bizleri rahatlatan ve kendi meziyetlerimizin farkına varmamızı sağlayan bir nimet ve sahip olduklarımızla mutluluğu yakalamanın yoludur.Çoğu zaman kötü olarak gördüğümüz şeylerin ardında hayır,hayır olarak gördüklerimizin ardında şer vardır beklide.Böyle durumları dua ile atlatmaya çalışıp tevekkül ile de sonuçları beklemek bizleri yıpranmaktan kurtaracaktır.Hayatımızın kader çizgisinde olduğunu unutmamalıyız ki isyanlardan ve gerçekleşmesine engel olamayacağımız şeylere üzülmekten kurtulalım.Görüldüğü gibi hayatımızı ve dünyayı güzelleştirmek elimizde .Biz dünyaya uymaktansa onu bize uyduralım.İyilikler,güzellikler,mutluluklar barış ve sevgi için ver elini dünya diyerek sağlam adımlarla yolculuğumuza devam edelim