resim
kemalkarabuber @ gmail.com

                                        İhanetin ölüsü dirisi olmaz. Bizde kediye kedi denir.

 

 

Milliyetçi Hareketi kuran Başbuğum Alparslan TÜRKEŞ, bu Hareketi düşmanlık üzerine kurmamış, Türkiye'nin ihtiyacı olduğu için, Türkiye'nin birlik ve beraberliği için kurmuştur. Başbuğ Türkeş’i anlamayanlar, anlayamayanlar, anlamak istemeyenler;

Zamanında Yorulduk, yıldık, yıkıldık, yokuz, gidiyoruz safsatası ile oyunlar kurarak güya gösterdikleri cürret ile MHP’yi ele geçirmeye çalışmışlar.

 

   ‘’Milliyetçilik milletini sevmek, vatanını sevmek ve milletin tehlikelere karşı korunması için her fedakârlığı göze almak duygusu ve düşüncesidir." Milliyetçiliği açıklayan ve tam bu anlama uygun bir Milliyetçi Hareketi bize miras bırakan Başbuğun dediklerine dikkat etmek gerektiğini ve ne anlatmak istediğini bilmek gerektiğini herkes bilmeli ve doğruya tabi olmalıdır.

Evet

Yüce yaradan Başbuğ Türkeş’i üzenleri hep üzmüştür.

 

Bu Davanın Allah davası olduğunu unutup, oyunla fitneyle, fesatla başarı sağlayabileceklerini zannedenler. Yalan söylemişler, yalnız bırakmaya çalışmışlar ama her defasında kirli oyunları kendilerini bulmuştur.

Vazgeçtiler mi ?

Hayır.

Ona ihanet edenler hep ihanet etmeye devam edeceklerdi. Gidenler gittikleri yerde bu harekete zarar vermeye devam edecekler, kalanlar kaldıkları yerde köstebek gibi oraya buraya çukur açmaya devam edecekler.

Gidenler o kalanlar ile münasebetlerini hiç bitirmediler. Yaşlandılar ama verdikleri zarar hep genç kaldı.

Sonra’mı?

Bakın görüyorsunuz işte. Anlatmaya gerek yok mu yani.

Var.

 Anlatmaya da, görmeye de gerek var.

O genç kalan düşüncelerini bir havuza doldurdular, bir de çeşme taktılar. El yüz yıkamak için değil, çeşmeye uzunca bir hortum taktılar, hortumun ucuna da şu yeni çıkan fışkırtma mekanizmasından taktılar, başladılar çiçek sular gibi sulamaya.

Bazı tohumlar bu kimyasal karışımlı suyu çok sevdiler. Hemen kafalarını çıkartıverdiler dışarıya. Baktılar ki bu yağmur değil.

Eyvah.

Sonra mı?

Sonrası,

Kafa çıktı bir kere.

Şimdi ne yapacaksınız hadi toplanın hemen. Babalarınız bir bir ölüyor. En azından birkaç tanesinden bari hizip nasıl çıkartılır, nifak nasıl sokulur en önemlisi ihanet nasıl yapılır öğrenin.

O kimyasal karışımlı suyu yediniz bir kere.

Siz de unuttunuz bu Dava’nın Allah davası olduğunu.

Evet yine gidenler gidecek.

Ben bu defa gidene veya gitmiş olana bir şey demeyeceğim niye mi ?

Hepsinin mutlaka var kendince bir nedeni.

Önceki gidenlerden farklı mı, bence farklı değil tabi.

Başka bir caminin şadırvanında abdest almaya karar vermiş gitmiş. İnşallah o gittikleri şadırvandan akan su da kimyasal karışımlı o sudan değildir. Beni asıl kızdıran, beni asıl üzen hizipçiliği, nifağı önceden de olduğu gibi gitmeyip dava adamıymış gibi post’dan post’a girerek içeride ifa etmeye çalışanlardır.

 

Yeter artık.

Geçen dönem tutturdunuz bir furya Genel Başkan benim bir tek oyum var dedi, bizleri serbest bıraktı. Sonra dediniz ki yanlış yoldan gitti. Dediniz ki bu adam ne yapıyor ve en sonunda dediniz bu adam İHANET ediyor.

Sonra baktınız ki tutmuyor furyanız. Hemen karanlık odalardaki karanlık masalarınıza oturdunuz yeni yeni kurgular yeni yeni hayaller kurmaya başladınız.

Gönderelim bunu, bir koşuşturmaca bir koşuşturmaca oda olmadı.

Gitmek de gelmedi işinize. Konuşup kavuruyorsunuz yine ortalığı. Ne yapıyor bu adam ya. Zamanında bize şunu dedi bunu dedi gitti bak birlikte oldu.

Milletvekilliğine çalışırız ama asla diğerine çalışmayız.

 

Gidenlere sattılar diyemeyen siz, ömrünü Vatanına Milletine adayan ADAM a mı sattı diyeceksiniz.

Bakın beyler bu partinin adı Milliyetçi Hareket Partisidir. Lideri de DEVLET BAHÇELİ’dir.

DEVLET BAHÇELİ’yi anlamadıysanız, anlayamadıysanız, anlamak istemiyorsanız Allah aşkına susun artık. Biz DEVLET BAHÇELİ’yi anladık, anlatacağız ve anlatmaya devam edeceğiz. Yorulduysanız çekilin köşenize kırın dizlerinizi oturun evinizde. Yaptıklarınızla inanın bir sonuç alamazsınız. Sadece sizlere saygı gösteren biz leri üzersiniz. Bakın yine söylüyorum. Bizler DEVLET BAHÇELİ’ye sonuna kadar güveniyoruz. Sadakatimiz de hiçbir eksilme olmayacak anlayın bunu artık. Onun gösterdiği yolda onun talimatları ile ilerleyeceğiz. Güvensizliğiniz bizi etkilemez. Bakıyorum kimi güvenmiyorum diyen gençlere kendi dava adamlığını anlatmaya çalışır, kimisi sokakta bir yaşlıya dava adamıyım ammaa güvenmiyorum, kimisi salonda hüzünlü hikayeler anlatıp ağlamaklı güvenmiyorum edalarında.

LİDER-TEŞKİLAT-DOKTRİN bizde TÖRE’dir. Sadece Teşkilatlar içerisinde eleştiriye açıktır.

Yemin edeceksiniz ve Lidere sonuna kadar güveneceksiniz.

Başka türlü zinhar inandıramazsınız, en azından beni…

 

Benim nazarımda gerçek şudur:

Bu Davanın Kitabını Başbuğum Alparslan TÜRKEŞ yazdı.

Bu Kitap Ülkü Ocaklarında okundu

Milliyetçi Hareket Partisinde icraata koyuldu.

Bu Hareketin;

Ordusu ÜLKÜ OCAKLARI

Komutanı DEVLET BAHÇELİ’dir.